Akdeniz İhracatçılar Birliği 2020-2021 raporuna göre Türkiye’nin yaş meyve ve sebze ihracatında ilk yirmide narenciye ürünleri yer alıyor. Narenciye üretiminde ve ihracatında Türkiye’nin payı küresel düzeyde olmasına rağmen üretici zor durumda olduğunu ve üretimi bırakma noktasına geldiğini dile getiriyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Temmuz 2020 açıklamasında ise şu sözler dikkat çekiyor ve üreticinin mağdur edilmemesi gerektiği vurgulanıyor:
“Planlı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin en büyük beklentisidir. Üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemekte, pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde düşük fiyat nedeniyle üretici, arzın daraldığı dönemde yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır.”
Üreticinin mağdur olduğu bir diğer konu da Avrupa Birliği’ne ihraç edilecek ürünlerin pestisit kontrolü gerekçesiyle geri çevrilmesi oldu. Türkiye’nin önemli tarımsal ürün pazarlarından biri olan Rusya dahil pek çok ülke Türkiye’den ithal edilen ürünlere yönelik denetimleri sıkılaştırdı. Üretici maliyetinin oldukça altında sattığı ürünlerde bir de ihracat kısıtlamasıyla karşılaştı.
Meyve-sebze pazarlarındaki limon fiyatları bir önceki yıla kıyasla gözle görülür düşüş yaşadı. Üreticiden tüketiciye ulaşana kadar limon ve diğer narenciye ürünlerinde tüccar ve satıcı yüksek karlar elde ederken, üretici neredeyse ağaçlarını söküp üretimi bırakmak istediğini dile getiriyor. Ağaç bakım masraflarının çok yüksek olmasından dolayı maliyetleri bile karşılayamayan üretici, emeğinin karşılığını alamadığını belirtiyor.
Aydınlık Gazetesi’nde Kasım 2021’de yer alan bir habere göre;
Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Doğan Akın, “15-20 yıllık ağaçlar kesiliyor çünkü bunlar geç ürün veriyor. Eğer pazar olursa bu ağaçlar kesilmez. Talep yok o yüzden de üretici yıllarca baktığı ağacını kesmek zorunda kalıyor.” dedi.
Peki narenciye üreticisi sesini nasıl duyurabilir? Üretici örgütlenebiliyor mu?
Bu sorular için Temiz Gıda, topluluk destekli tarımı öneriyor. Temiz Gıda, üretici ve tüketici arasındaki dayanışmayı ön plana çıkaran, şeffaflık ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen bir girişimdir. Hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyan bu platform, ‘Herkes için fayda’ mottosuyla yola çıktığını belirtiyor ve üretici ile tüketicinin doğrudan bağlantı kurmasına aracılık ediyor. Sitede şu ifadeler yer alıyor:
“Türeticiler, TDT (Topluluk Destekli Tarım) üyesi olarak, çiftlikle ve yiyeceklerinin üretimi ile yakından bağlantı kurup, para-ürün alışverişine yeni bir pazar oluşturmanın ötesine geçen bir destek sağlama imkanına sahip olabiliyorlar. Bu katılım, çiftlikle veya işletmeyle aidiyet oluşturmak, yatırım yapmak, üretim maliyetlerini paylaşmak, hasattan pay kabul etmek veya işgücü sağlamak yoluyla olabilir. Destekçiler, hasattan pay satın alarak, bazen de çiftlik işlerine yardımcı olarak çiftliğin yıllık işletme giderlerini karşılarlar. Karşılığında, çiftlik mümkün olan en sağlıklı ve taze mevsimlik ürünü temin eder.”
Gıdanın erişebilirliğine, güvenilirliğine ve sürdürülebilirliğine odaklı pek çok destekçi girişimcisi bulunan bu platform çiftçiye ve tüketiciye alternatifler sunabilir. Bu tür girişimlerin ve örgütlenmelerin çoğalması ile üreticiye ve alıcıya doğrudan fayda sağlanabilir.