Bilgin: Temel hak ve özgürlükler vazgeçilemez, bir kişinin kararına bırakılamaz, ertelenemez

Gazeteciler Cemiyeti (GC) Başkanı Nazmi Bilgin, yeni demokratik anayasa ve reform çalışmalarının gündeme getirildiği bir dönemde Türkiye’de son bir hafta içinde alınan kararların demokrasiyi derinden yaralayacak nitelikte olduğunu belirtti.

Bilgin bir hafta içerisinde Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine, Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasından, Gezi Parkı’nın adı sanı duyulmayan bir vakfa devredilmesine kadar pek çok gelişme yaşandığını kaydetti. Bilgin, “İktidarı ve muhalefetiyle ‘TBMM’den milletvekillerini gözaltına almak, parti kapatmak gibi adımlar demokratik hukuk devletlerinde kabul edilemez ve artık mazide kaldı’ diye övündüğümüz uygulamaların günümüz Türkiye’sinde yaşanması söz konusu olmamalıydı” dedi.

“TBMM devre dışı bırakılamaz”

Bilgin ayrıca, hükümetin oluşumuna katkı vererek, usulünce onaylayıp TBMM’ye sevk ettiği ve TBMM’de de usulünce oy birliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla çıkılmasını da eleştirdi ve şunları vurguladı: “Kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilmesi için uluslararası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi, hükümetçe onaylanarak parlamentoya gönderilmiş ve TBMM tarafından usulünce yasalaşarak yürürlüğe girmiştir. Cumhurbaşkanı da olsa yürütmenin başı olan tek bir kişi tarafından feshedilmesi, parlamentonun tümüyle devre dışı bırakılması anlamına gelir ki bu demokratik ilke ve değerlerle bağdaşmaz.”

Gazetecilere sokak ortasında saldıranların cezasız kaldığını ve bunun bir uygulama halini aldığını belirten Nazmi Bilgin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili tartışmalar ve eylemlerde aralarında Gazeteciler Cemiyeti üyelerinin de bulunduğu pek çok gazetecinin tehdit edildiğini, hedef gösterildiğini ve engellendiğini hatırlattı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, “Toplumdaki kutuplaşmanın sorumlusu gazeteciler değildir. İktidarın temel haklara yönelik tek yanlı tutumunu eleştirmek gazetecilerin görevidir. Yetkililer gazetecilere yönelik saldırılarda cezasızlığın ve kutuplaşmanın basın özgürlüğüne verdiği büyük zararı görmek zorundadır” dedi.

 

“Ülke sorunlarıyla ilgilenmek görevimizdir”

GC Başkanı Bilgin, gazeteci örgütlerinin mesleki konuların yanı sıra kamu yararı çerçevesinde ülke sorunlarıyla ilgilenmesinin, halkın genel çıkarlarını, hukukun üstünlüğünü, adil ve şeffaf yönetimi savunmalarının görevleri olduğunu hatırlattı. Merkez Bankası’ndaki başkanlık değişikliğine de değinen Bilgin, Naci Ağbal’ın faiz arttırma kararının hemen ardından bir gecede görevden alınmasını eleştirdi. Bilgin, yasaların ve demokratik kuralların “ben yaptım oldu” anlayışıyla hiçe sayıldığını bunun da Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve güvenilirliğine zarar vererek ülkenin karşı karşıya bulunduğu ciddi ekonomik sorunları katladığını vurguladı.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, 2013 yılında milyonlarca kişinin aylarca sokaklara dökülmesiyle sonuçlanan protestoların merkezi İstanbul Gezi Parkı’nın mülkiyetinin herhangi bir istişare süreci yürütülmeden Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp bir vakfa devredilmesine de tepki gösterdi.

Bilgin “Herkesin yakından takip ettiği tüm bu gelişmeler hava gibi, su gibi ihtiyacımız olan demokratik haklarımıza yönelik bir saldırı niteliği taşımaktadır. Çünkü seçmenin, bağımsız yargı ve kurumların, anayasanın, parlamentonun, şiddete uğrayan kadınların sesi ve iradesi yok sayılmıştır. Temel hak ve özgürlükler bir kişinin kararına bırakılamaz, ertelenemez ve vazgeçilmezdir! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bile Anayasa hükümleri ve TBMM iradesi çiğnenebilir değildir. Kaldı ki hükümet, sadece bir kısmının değil tüm vatandaşların haklarını, iradesini ve isteklerini dikkate almak zorundadır” dedi.

 

“Kutuplaşma derinleşebilir”

Demokratik alanın daha da daralmasından, basın ve ifade özgürlüğüne saldırıların artmasından ve toplumda kutuplaşmanın derinleşmesinden büyük endişe duyduklarını belirten Nazmi Bilgin, “Bu atmosferde salgının ve ekonomik bunalımın ağır yükünü taşıyan toplumumuz yeni yükler altında ezilmemelidir. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili kararlar, yasalarda ve Anayasa’da öngörüldüğü gibi TBMM’de ele alınmalıdır” dedi.