Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’den
Adalet Komisyonu’nda ders gibi konuşma
ANKARA – Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu basın meslek örgütlerinin “sansür ve otosansür yasası” olarak tanımladığı internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifini ele aldı. Komisyonda 12 meslek örgütü adına oluşturulan “Medya Dayanışma Grubu” temsilcileri de söz alarak bu teklifin aynen yasalaşması halinde doğacak sıkıntıları milletvekillerine anlattılar.
12 saati aşan bir toplantı yapan Adalet Komisyonunda Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, hem uzun yıllardır sürdürdüğü cemiyet başkanı, son seçilmiş Basın Kartı Komisyonu başkanı sıfatıyla hem de 50 yılı aşkın fiili hizmet süresiyle, kıdemli bir basın mensubu olarak tarihi nitelikte bir konuşma yaparak iktidar vekillerini baskıcı anlayışın günün sonunda herkese zarar verebileceği hususunda uyardı.
“Aralık kapıdan herkes geçer”
Nazmi Bilgin Komisyonda sadece üç dakika söz verilmesi nedeniyle yaptığı kısa konuşmada şöyle dedi:
“Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, değerli meslektaşlarım; ben benden önceki meslektaşlarım kadar zeki, konuyu hemen üç dakika içerisinde anlatacak kadar yetenekli bir arkadaşınız değilim. Onun için müsaade ederseniz ben konunun biraz felsefi tarafına daha doğrusu bizi ileride bekleyecek tehlikelerle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum.
Özellikle, yerel basınla ilgili sorunları hem Nuri Kolaylı arkadaşım hem de Mustafa arkadaşım anlattı, yine, bazı konulara Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı değindi. Tabii, üç dakika içerisinde bunları anlatmak mümkün değil. Ben deneyimlerimi aktarmak isterdim size çünkü ben on sekiz yıl Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, otuz yıldır da aşağı yukarı bu kurumun genel kurul üyesiyim yani hem bu iktidar döneminde hem de bu iktidar döneminden önce bu kurumun yönetiminde bulundum ve yine, Basın Kartları Komisyonunda çok uzun yıllar görev aldım ve basın derneklerinin daha doğrusu basın örgütlerinin temsil edildiği son komisyonun da başkanıydım ama zannediyorum, bazen, insanların tecrübelerine, deneyim aktarmalarına toplumda ihtiyaç duyulmuyor çünkü 2004 yılında Basın Kanunu çıkarken o komisyonda saatlerce bize konuşma imkânı verilmişti, hep birlikte mükemmele yakın bir Basın Kanunu çıkardık, 2004’ten beri de bir şikâyette bulunulmuyor bu yasadan.
Ben şunu söylemek isterim: Ünlü bir siyasetçi, rahmetle andığım bir siyasetçi demişti ki: “Bir kapıyı aralık bırakırsanız o kapıdan yalnızca kendiniz geçmezsiniz. O kapı aralık kaldığı takdirde o kapıdan herkes geçer.” Şimdi siz bu yasayla bu kapıyı ardına kadar açık bırakıyorsunuz. Bence bu kanun teklifi yasalaşırsa en büyük zarar şu anda iktidar partisine mensup gazeteler, televizyonlar ve basın çalışanlarına zarar verecektir. Bir an için gözlerinizi kapayın ve sonsuz iktidar olmadığını – ki yok sonsuz iktidar- ve sonsuz hayat olmadığını da düşünerek yıllar sonraya geçin -ben hemen bir iki yıl sonraya geçin demiyorum – burada muhalefette bulunanlar belki iktidarda, iktidarda bulunanlar muhalefette olacak ve bu yasayı çıkardığınızdan dolayı çok büyük pişmanlık duya caksınız çünkü size inanan, sizinle birlikte yola çıkan, sizi savunan pek çok gazeteler bu çıkan yasadan dolayı zarar görecekler, kapatılacaklar, ceza alacaklar. Çok umut verici cümleler söyledi özellikle muhalefet partisindeki arkadaşlarım “Bunların yasakçı tavrına katılmadıklarını” söyledi yalnız benim elli iki yıldır aralıksız yaptığım gazetecilik mesleğinin tecrübesi bana şunu gösterdi: Bir erk, bir siyasi partiye ve ya bir iktidara verilirse o erkten vazgeçmek kolay kolay mümkün değildir; ben bunu görmedim daha elli iki yıllık meslek hayatımda. Evet, daha doğru yasalar çıkarmaya çalışırlar ama ellerindeki gücü ve kuvvet i mümkün olduğu kadar kullanmaya çalışırlar. Zannetmeyin ki bu seçimlerde kazanan bir parti “Ben buna karşı çıkmıştım, onun iç in ben bu yasaları uygulamayacağım. Ben bu uygulamalardan vazgeçeceğim.” desin ve bundan vazgeçsin. Sakın böyle bir şeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
Son olarak cümlemi şununla bitirmek istiyorum: Yasaklar her zaman olmuştur, yasalar buna karşı çıkmıştır ama Vatan Şairi Namık Kemal’in bir edebiyat şahikası olan Hürriyet Kasidesi’ndeki bir dörtlük şöyle diyor: “Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imhâ-yı hürriyet! Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten!” Yani zulümle, eziyetle hürriyeti ortadan kaldıramazsınız.
Eğer muktedirseniz düşünceyi ve düşünmeyi ortadan kaldırın; bu da mümkün değil.
Hepinize saygılar sunuyorum.”
BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN
SANSÜR YASASININ MECLİS SÜRECİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME
Başta Basın Kanunu olmak üzere pek çok kanunda değişiklik getiren ve sansür yasası olarak nitelediğimiz dezenformasyon bahanesiyle hapis cezası getiren yasa teklifine karşı 12 basın meslek örgütü adına TBMM’de yürütülen çalışmalarda 10 Haziran itibariyle son durum şöyledir:
Kabul edilemez hükümler barındıran yasa teklifine karşı iki haftayı aşkın süredir TBMM’de görüşmeler ve temaslar Parlamento Muhabirleri Derneği’nin girişimiyle, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası başkan, yöneticileri ve temsilcilerinin katılımıyla yürütülmüştür.
İktidar ve muhalefetten tüm parti gruplarıyla yapılan görüşmeler ve toplantıların ardından tali komisyon olan Dijital Mecralar Komisyonunda uzun saatler süren yasa teklifi görüşmelerinin tamamı takip edilmiş, milletvekilleri ve komisyon başkanıyla görüşmeler yapılmıştır. Bu komisyonda basın meslek örgütü temsilcilerinin konuşma yapması ve tepkilerini, eleştirilerini, önerilerini dile getirmeleri sağlanmıştır.
Başta dezenformasyon bahanesiyle hapis cezası getiren 29’uncu maddenin tekliften tamamen çıkarılması olmak üzere meslektaşlarımızın haklarını ve toplumun ifade özgürlüğünü engelleyen, özgürlüklerimizi geriye götürecek düzenlemelere karşı itirazımız en net dille pek çok kez ifade edilmiştir. Ayrıca yasa teklifi sahiplerine bazı önerilerimiz de dile getirilmiştir. Bunlardan biri dezenformasyon konusunun ayrı bir yasa teklifiyle ele alınması ve bu çalışmalara gazetecilerin, meslek örgütlerinin, ifade özgürlüğü savunucularının katılımının sağlanması olmuştur. Bir diğer öneri basın kartlarıyla ilgili maddelerin yeniden yazılmasıdır. Burada da özetle, basın kartlarının verilmesinde ve alınmasında meslek örgütlerinin belirleyici olması, internette çalışan ya da serbest (freelance) çalışan gazetecilerin de basın kartı alabilmesi, haber sitesi vasfını yitiren internet sitesi çalışanlarının basın kartlarının iptal edilmemesi/kartın kişisel hak olduğunun belirtilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yasa teklifi sahibi milletvekilleri önerilerimizi not ettiklerini ve teklifte yeni düzenlemelerle bazı önerilerimize yasada yer vereceklerini ifade etmişlerdir.
Bizler için hiç şaşırtıcı olmayan biçimde, ana komisyon olan Adalet Komisyonunun ilk görüşmelerinde olası revize etme sözlerinin tam olarak sözde kaldığı görülmüştür. İktidar partisi milletvekillerinin değişiklik önergeleri henüz görüşülmeye başlamasa da komisyon evrakına giren önergelerinde basın meslek örgütlerinin önerilerine yer vermedikleri, teklifte teknik düzenleme olarak bazı iyileştirmeler yapmayı hedefledikleri görülmüştür.
Bizler, basın meslek örgütleri temsilcileri olarak Adalet Komisyonu toplantısında mümkün olduğu kadar meslektaşlarımızı ve gazetecilik ilkelerini, değerlerini savunmaya ve tepkimizi dile getirmeye çalıştık. Kısa süre için de olsa söz hakkı alıp eleştirilerimizi, önerilerimizi bir kez daha komisyon tutanaklarına geçirdik. Muhalefet milletvekillerinin de ısrarlı çabalarıyla AK Parti ve MHP milletvekilleri bir kez daha en tartışmalı madde olan 29’uncu maddenin revize edilebileceğini dile getirdi.
Talebimiz ve ısrarımız yalan haber bahanesiyle 4 buçuk yıla kadar hapis cezası getiren, sadece gazetecilerin değil tüm toplumun ifade özgürlüğünü hançerleyecek olan bu maddenin tamamen geri çekilmesi yönünde olmuştur. Buna karşın iktidar cephesinden maddedeki hapis cezasının yeniden değerlendirileceği daha düşük bir cezaya ve belki para cezasına çevrilebileceği yönünde işaretler, duyumlar alınmıştır.
Meslektaşlarımızın hakları ve basın özgürlüğünün korunması, geliştirilmesi için TBMM’deki temaslarımızı sürdürecek, gelişmeler hakkında meslektaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Medya Dayanışma Grubu (Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Haber Kameramanları Derneği) adına ziyaret, görüşme ve toplantılara katılan temsilciler:
Basın Konseyi temsilcisi Hilmi Bengi
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı Şeyma Paşayiğit,
Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Yıldız Yazıcıoğlu,
Ekonomi Muhabirleri Derneği Başkanı Turgay Türker,
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin,
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı,
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener,
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi,
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Kemal Aktaş,
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel,
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş.