BASIN KARTINDA HUKUKİ MÜCADELEYİ BİR KEZ DAHA KAZANDIK!
Basın kartlarında dört yıldır süren hukuki mücadelemizi bir kez daha kazandık. İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı Basın Kartı Yönetmeliği’nin pek çok maddesi Danıştay’dan bir kez daha veto yedi. Danıştay, gazetecilerin itiraz ettiği bazı yönetmelik maddelerinin hukuki olmadığına hükmetti ve yürütmesini durdurdu. Buna karşın bu maddelerin geçtiğimiz ay kabul edilen Sansür Yasası içine konularak yasal güvenceye kavuşması yönetimde tutarsızlığı ortaya koydu. Danıştay hukuka aykırı bulup yürütmesini durdursa da yasa içine konularak uygulama zemini bulan maddelerle Basın Kartı mevzuatımız maalesef yamalı bohçaya döndü. İletişim Başkanlığı, bu hukuki tespitleri, Danıştay’daki kazanımlarımızı ve mesleki gerekçelerimizi artık görmezden gelemez. Yeni bir basın kartı yönetmeliği hazırlığına bu kez gazetecilerin, basın meslek örgütlerinin katılımı zorunlu hale gelmiştir.
MEMURA BASIN KARTI DAĞITMAK HUKUKA AYKIRI
2018 tarihli Basın Kartı Yönetmeliğinde 21 Mayıs 2021 tarihinde yapılan değişikliklere karşı Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından açılan davada, Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurma talebini esastan inceleyerek bazı maddelerin yürütmesini durdurmuş bazı maddeler içinse talebimizi reddetmiştir.
Yürütmesi durdurulan maddeler arasında gazeteci olmayan enformasyon görevlilerine yani devlet memurlarına da basın kartı verilmesi ve basın kartı iptalinin İletişim Başkanlığı takdirine bırakılması gibi önemli düzenlemeler de vardır.
Kararla birlikte ortaya bazı çelişkiler de çıkmıştır. Daha önce basın kartının basın özgürlüğünü doğrudan ilgilendirdiğini tespit eden Danıştay, bu kez kararından dönmüştür. Ayrıca bir oldubittiye getirilerek yürürlüğe sokulan Sansür Yasasının gerekçesinde bizzat teklif sahipleri tarafından basın kartının basın özgürlüğü ile ilişkisi kabul edilmiştir.
DANIŞTAY’DAKİ DAVA SÜRECİMİZ
2 Temmuz 2021 tarihinde açtığımız davanın ilk yürütmeyi durdurma kararı 21 Ekim 2021 tarihlidir. Danıştay 10. Dairesi bu kararında basın kartı ile basın özgürlüğünün doğrudan ilişkisini kurmuş ve temel hak ve özgürlüklerin ancak ve ancak kanunla sınırlanabileceğine vurgu yapmıştı. Danıştay, 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığına, sadece basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenleme yetkisi verildiği, kamu görevlilerine basın kartının verme ve basın kartının iptal koşullarını belirleme konularında yetkisinin olmadığı gerekçesiyle, Basın Kartı Yönetmeliğinin 3. maddesi 1. fıkrasının hukuka aykırı olduğu tespitiyle dava konusu tüm maddelerin yürütmesini durdurmuştu.
Karara Cumhurbaşkanlığınca itiraz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından, 14 Şubat 2022 tarihli kararla, basın kartı ile basın özgürlüğünün doğrudan ilişkisinin bulunmadığı, bu nedenle kanunla düzenleme zorunluluğu olmadığı gerekçesiyle itiraz kabul edilmişti. Böylece yürütmeyi durdurma kararı kaldırılarak yürütmeyi durdurma isteminin esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay 10. Dairesine gönderilmesine karar verilmişti.
HUKUKSUZ HÜKÜMLER DANIŞTAY ENGELİNDEN KAÇIRILDI
Danıştay 10. Dairesinin kararı beklenirken Sansür Yasası (7418 sayılı Basın Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun) teklifi TBMM’ye sunuldu. Teklif gerekçesine bakıldığında basın kartının basın özgürlüğü ile ilişkili olması nedeniyle bu konudaki düzenlemelerin yönetmelikten Basın Kanuna aktarıldığı ifade edilmekteydi. Dava konusu edilen pek çok düzenlemenin Basın Kanuna eklenmesiyle teklif yasalaşarak 18 Ekim 2022 tarihinde yürürlüğe girdi.
Danıştay 10. Dairesinin esas hakkındaki ikinci yürütmeyi durdurma kararı Sansür Yasasının yayımlanmasının ardından 15 Kasım 2022 tarihinde tarafımıza tebliğ edildi. Yürütmenin durdurulması konusunda kısmen kabul kısmen ret verilen karar 6 Haziran 2022 tarihini taşıyordu.
YÜRÜTMESİ DURDURULAN MADDELER
Daire verdiği ilk kararın aksine basın kartının basın özgürlüğü ile doğrudan ilişkili olmadığını ifade ederek bu konuda kanunla düzenleme yapma zorunluluğu olmadığına ve İletişim Başkanlığına basın kartı konusunda düzenleme yapma yetkisi veren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir.
Yürütmenin durdurulduğu maddeler şunlardır:
- Basın kartı alabilme şartlarından “mücbir sebepler dışında bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması” şartının keyfi uygulamalara yol açacağı, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini taşımadığı ve hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesi durdurulmuştur. Ancak bu düzenleme Dezenformasyon Yasasıyla Basın Kanunu’na eklenerek yasalaşmıştır.
- Basın kartı alabilecek RTÜK, Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlıklarda çalışan kamu görevlilerine dair düzenleme ise Teşkilat Kararnamesi uyarınca İletişim Başkanlığına yalnız basın-yayın kuruluşu mensuplarına “basın kartı” düzenleme yetkisinin verildiği, ancak bu kartın kamu görevlilerine verilmesine ilişkin düzenleme yapma yetkisinin olmadığı gerekçesiyle yürütmesi durdurulmuştur. Ancak bu düzenleme yine Dezenformasyon Yasası ile Basın Kanuna “enformasyon görevlisi” adı altında eklenerek kanuni dayanak yaratılmıştır. Bu noktada CBK ile Basın Kanunu arasında bir çelişki yaratılmıştır. CBK’ya göre İletişim Başkanlığının kamu görevlilerine kart verme yetkisi verilmemişken Basın Kanun’da yetki verilmiştir.
- Basın Kartının iptalinin Basın kartı Komisyonu değil Başkanlık takdirine bırakılmasının hukuki güvenlik ilkesinden yoksun olduğu, sürekli basın kartlarının verilmesinden iptaline kadar Komisyon yetkiliyken göreve bağlı ve trafik basın kartlarının iptalinin değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmamasının objektif ve açık bir şekilde ortaya koyulmamış olmadığına dikkat çekilerek yürütmesi durdurulmuştur. Dava konusu düzenleme de aynı şekilde Basın Kanuna eklenmiştir.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİMİZİN REDDEDİLDİĞİ MADDELER
Mahkeme bir kısım maddenin yürütmesini durdurulması taleplerini reddetmiştir. Mahkeme tarafından bu konuda gerekçe sunulmamış, gecikmesinde sakınca bulunan hal ile telafisi mümkün olmayan zarar koşullarının birlikte gerçekleşmediği ifadesiyle yetinilmiştir. Bu maddeler ise şunlardır:
- Basın kartı verilecek kişilerde aranan şartların düzenlendiği Yönetmeliğin 6. Maddesine eklenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üyesi olmak veya yardım etmek” ve “Terörle Mücadele Kanunu 6 ncı maddede belirtilen suçlardan hüküm giymemiş olması” düzenlenmelerinin yürütmesi söz konusu maddelerin taşıdığı belirsizliklere karşın durdurulmamıştır.
- Sürekli basın kartının iptaline dair “taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlar sergilemek suretiyle basın meslek onurunu zedeleyecek şekilde faaliyette bulunmak” gibi tamamen muğlak düzenlemeler içeren 25. maddenin yürütmesinin durdurulması gerekçesiz şekilde incelenmeksizin reddedilmiştir. Bu düzenleme Basın Kanuna kart iptali koşulları Basın Ahlak Esaslarına bağlanarak eklenmiş ve hatta Kart Komisyonuna, Basın İlan Kurumu üzerinden çok daha geniş yetki ve keyfilik sağlanmıştır.
- Başvuru esnasında başvuru sistemine biyometrik fotoğraf yüklemesi zorunluluğu getiren düzenleme Anayasal kişisel verilerin korunması ilkesine aykırı da olsa yine gerekçesiz reddedilmiştir.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Basın meslek örgütleri olarak Basın Kartı Yönetmeliğinde meslektaşlarımızın haklarını ortadan kaldıran, hukuk dışı maddelere karşı çok uzun süredir çeşitli yollarla mücadele ediyoruz. En önemli kazanımları, açtığımız iptal davalarında elde ettik, ediyoruz. Danıştay bir kez daha basın meslek örgütlerinin haklılığını ortaya koymuş, idarenin hukuksuz, keyfi, muğlak maddeleriyle ve “ben yaptım oldu” yaklaşımıyla basın kartı alanının düzenlenemeyeceğini tespit etmiştir.
Sansür Yasasının kabulünün ardından şimdi sırada bu yasayla ilgili yönetmelik ve diğer alt mevzuatın hazırlanması vardır. Danıştay kararı bir kez daha göstermiştir ki gerek Basın İlan Kurumu gerekse İletişim Başkanlığı, hazırlayacakları yeni mevzuatta gazetecilerin ve basın meslek örgütlerinin görüşlerini, önerilerini itirazlarını dikkate almak zorundadır. Aksi halde her zaman olduğu gibi Anayasa ve hukuk engeline takılacaklardır.
Gazeteciler olmadan basın mevzuatı yapamazsınız dedik, dinlemediler. Sansür Yasası için Meclis komisyonlarında da aynı görüşleri dile getirdik ama yasa itirazlarımızla karşın kabul edildi. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin bu yasa için yürürlüğün durdurulması ve iptal başvurularını görüşeceği aşamaya geldik. Bu aşamada Yüksek Mahkeme’nin, basın kartlarıyla ilgili Danıştay kararında tespit edilen hukuka aykırılıkları da dikkate alması kaçınılmazdır.
Tüm bunlarla birlikte Danıştay’ın son kararına itirazlarımızı süresi içinde ileteceğiz ve meslektaşlarımızın haklarını yargı alanında da savunmayı sürdüreceğiz.
GAZETECİLER CEMİYETİ
TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI
TÜRKİYE FOTO MUHABİRLERİ DERNEĞİ