Bilgin: Yargı bağımsızlığı herkese gerekli

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin Türkiye’de yargı bağımsızlığının, saygınlığının, adalet kavramının ciddi erozyona uğradığını, anayasal kurumların siyasi iktidarın muhalefeti, aykırı sesleri susturma aracına dönüştürüldüğünü söyledi.

Yargı bağımsızlığının ve kurumların saygınlığının herkes için üzerine büyük önem ve titizlik gösterilmesi gereken ve yaşamsal konular olduğunu kaydeden Bilgin, “Bağımsız yargıya herkesin ihtiyacı vardır. Saygın yargı hepimizin talebi olmak zorundadır” dedi.

Bilgin, “Demokrasiler sadece seçimlerle değil, kurumlar, özgür basın, serbest düşünce ve yargının bağımsızlığı ve saygınlığıyla hayatiyet bulurlar. Seçim yapılması demokrasinin varlığını göstermeye tek başına yetmeyeceği gibi,  kurum ve kuruluşların, demokratik norm ve değerlerin, ifade ve basın özgürlüğünün, hesap verilebilirliğin ve şeffaf yönetimin birlikte demokratik yönetimi oluşturabileceğini görmemiz, anlamamız lazımdır,” şeklinde konuştu.

Muhalefetteki bir partinin milletvekilinin televizyon ekranında kullandığı ve sadece eleştiri hakkını içeren bir ifade yüzünden Halk TV’ye Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından 5 kez yayın durdurma cezası verilmesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyleyen gazeteciler Cemiyeti başkanı, “Bu karar esasında televizyonlara muhalefet milletvekillerini, hükümete eleştirel yaklaşan fikir önderlerinin çıkarılmaması, sansür edilmesi emridir” dedi.

RTÜK ve Basın İlan Kurumu gibi anayasal kuruluşların özellikle muhalif gazete ve televizyon kanallarına verdiği “soluk kesici” cezalarla basın özgürlüğünü güvence altına almak olan temel görevlerinin bağdaştırılamayacağını kaydeden Bilgin, Sözcü, Cumhuriyet, Evrensel, Tele1, Halk TV, Fox TV gibi yayınlara ve kanallara yaptırım uygulayarak hükümetin Türkiye demokrasisine ciddi zarar verdiğini söyledi.

Mahkemelerde tüm vatandaşların olduğu gibi gazetecilerin de yargıya tam güvenle haklarını savunmak, bir cürüm işlenmişse eşitlik ilkesi çerçevesinde hesap vermek olduğunu vurgulayan Bilgin, gazetecilerin potansiyel suçlu gibi görülmesine son verilmesini istedi.

Bilgin, “Yazdıkları, çizdikleri, ekranda söyledikleri veya arzu edilmeyen konularda halka bilgi vermeye çalıştıkları için, kısaca gazetecilik yaptıklarından dolayı, arkadaşlarımız ve kurumları ağır muamelelere uğramaktadırlar. Soruşturmalar, tutuklu yargılanmalar, sosyal medyada hedef alınma ve hatta fiziki saldırıya uğrama ve ardından da saldırganların cezasızlıkla ödüllendirilmesi maalesef günümüz normali haline geldi” dedi.

Gazeteciler Cemiyeti başkanı, gazeteci Ayşegül Doğan’a reddetmesine ve herhangi bir belge ile desteklenmemesine rağmen “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla verilen hapis cezası gibi afaki suçlamalar veya bir haber gerekçe gösterilerek gazetecilerin soruşturmaya uğradıklarını, aylarca tutuklu yargılandıklarını ve hatta hapis cezasına çarptırıldıklarını söyledi ve “Gazetecilik suç değildir. Gazeteci haberin peşinde koşar, haber yazar. Haber yazdığı için gazetecinin, haberi kullandığı için kurumunun cezalandırılması adalet, halkın haber alma hakkı, demokrasi ile bağdaştırılamaz,” dedi.

Basın mensuplarına yönelik “terör örgütü propagandası” yapmak, “terör örgütü üyesi olmasa da örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunmak”,  “terör örgütü üyeliği” ya da “devlet sırrını ifşa”, “casusluk” gibi iddialar ve davalarla gazetecilerin yıldırılmasının hedeflendiğini söyleyen Bilgin, “Halkın doğru bilgiye erişmesi gayreti içerisinde gazetecilerin hedef alınması, kurumlarına yönelik ciddi idari ve finansal yaptırımlara başvurulması sonuç vermeyecektir, vermemiştir. Hukuki olmaktan ziyade siyasi yaptırımlar ne gazetecileri ne de kurumlarını bezdirmeye yetecektir. Bağımsız yargı, özgür basın sadece gazeteciler için değil, herkes için talebimizdir” dedi.