“Yasama yetkisi gaspına ve keyfiliğe yol açan, hukuki öngörülebilirlikten uzak, Anayasa’ya açıkça aykırı maddeler iptal edilmelidir.”

Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TMFD), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı tartışmalı Basın Kartı Yönetmeliği’nin iptali ve yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtı. Dava dilekçesinde daha önce yönetmeliğin pek çok maddesine yürütmeyi durdurma kararı verdiği hatırlatıldı, buna karşın İletişim Başkanlığı’nın aynı tartışmalı maddeleri farklı ifadelerle yeni yönetmeliğe yerleştirmesinin Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını hiçe saymak anlamına geldiği vurgulandı.

Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TMFD), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Basın Kartı Yönetmeliği’ne ilişkin Danıştay kararını yok sayması üzerine yönetmeliği yargıya taşıdı. Meslek örgütlerinin Basın Kartı Yönetmeliği’ne karşı açtığı davanın dilekçesinde, 10 yeni maddenin yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edildi.

Avukatlar Mustafa Gökhan Tekşen ve Meliha Selvi tarafından Danıştay’a sunulan dava dilekçesinde, 14 Aralık 2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nde, 21 Mayıs 2021 tarihinde 4001 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe giren değişikliklerin Anayasanın 104’üncü maddesine aykırı olması nedeniyle idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi.

“Gazetecilerin özlük haklarına ilişkin düzenlemeler yalnızca kanunla yapılabilir”

Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uyarınca Basın Kartı Yönetmeliği’ndeki düzenlemelerin sosyal güvenlik hakkı bakımından Anayasaya aykırı olduğu vurgulanarak, gazetecilerin özlük haklarının yalnızca kanunla düzenlenebileceği hatırlatıldı. Kanunla getirilen sınırlamaların dahi Anayasa sözüne ve ruhuna uygun olması şartının arandığına işaret edilen dilekçede, bu alandaki düzenlemenin yönetmelikle yapılmasının hukuka uygun olmadığı belirtildi.

Basın kartı verilmesinde ya da iptalinde idarenin keyfiliğine sebebiyet verecek şekilde, objektif ve hukuki öngörülebilirlik kriterlerden uzak kurallar konulduğu vurgulandı ve bu yönetmelik maddelerinin yürürlükte kalmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa’nın ihlali anlamına geldiği hatırlatıldı.

İfade ve basın özgürlüğünün etkin kullanımına aracılık eden basın kartının, İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenmesinin Anayasanın 104’üncü maddesine aykırı olduğuna dikkat çekilen dilekçede, dokunulmaz haklardan olan ifade ve basın özgürlüğü alanında düzenleme yapma yetkisinin İletişim Başkanlığı’na verilemeyeceği vurgulandı. Bu durumun yürütmenin yasama yetkisini gaspı niteliğinde ve açıkça Anayasa’ya aykırı olduğu kaydedildi.

“Yönetmelik açık şekilde sansür ve otosansür uygulamaktadır”

Danıştay’ın, toplam 44 maddeye sahip yönetmeliğin birçok maddesine ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararının hatırlatıldığı dilekçede, yapılan düzenlemelerin AİHS 10’uncu maddesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 19’uncu maddesini ihlal ettiği de belirtildi.

Dilekçede şunlar vurgulandı: “İletişim Başkanlığı, gazeteciliğe ve basına bağlı olan ne varsa kendi tekelinde ve yetki alanında toplamayı amaçlayan, gazetecilerin bağımsız ve özgür haber yapma haklarını ellerinden alabilecek nitelikte düzenlemelere gitmiştir. Anayasa madde 28’de yer alan ‘Basın hürdür sansür edilemez’ hükmünü gölgeleyen, bağımsız ve tarafsız yayıncılığın önüne geçer şekilde düzenlemelere yer verilmiştir. Bu yönetmelik açık şekilde sansür ve otosansür uygulamaktadır. Zira bu süreçte herhangi bir gazetecinin yaptığı haberin içeriği beğenilmediğinde dahi o gazetecinin basın kartının iptali gibi hukuksuz olaylar yaşanmıştır ve Yönetmelik yürürlükte olduğu sürece de yaşanabilecektir. Bu da doğrudan erk sahiplerinin, kimin nasıl haber yapacağını düzenlemesi anlamına gelmektedir.”

Gazeteciler Cemiyeti, TGS ve TFMD’nin ortak dilekçesinde, idareye verilen kimin gazeteci olduğuna ya da olmadığına keyfi biçimde karar verme yetkisine de vurgu yapıldı. “Gazetecilik tanımı iktidarın tekeline bırakılmıştır” denilen dilekçede, “Yönetmelik, gazetecilerin mesleklerini gazetecilik ilke ve esasları çerçevesinde yapmalarına engel nitelikte çalışma ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı, halkın haber alma hürriyetine ket vuran, kanaat sahibi olma hakkını engelleyen niteliktedir. Bu sebeple yönetmelikle düzenlenen muğlak, belirsiz, öngörülemez maddeler yargıya taşınmıştır” denildi.

Danıştay’ın basın kartı mesaisi

Bu başvuru ile birlikte Danıştay’ın hukuki çözüme kavuşturması gereken “basın kartı” konusu kalın bir dosya halini aldı. GC, TGS ve TFMD’nin başvurusunun yanı sıra geçen hafta Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın-İş sendikası da yönetmeliğin iptali ve bazı maddelerin yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay’da dava açmıştı. Aynı hukuki tespitleri içeren ayrı başvuruların Danıştay tarafından birleştirilerek ele alınması bekleniyor.