“Gazeteciler Cemiyeti 2023 Yılı Meslek Onur Ödülü” Can Pulak’a takdim edildi
Bilgin: Can Pulak’a ödül vermek benim için büyük bir onurdur”
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve Cemiyetimizin kuruluşunun 78’inci yıl dönümü vesilesiyle Gazeteciler Cemiyeti lokalinde düzenlenen resepsiyona çok sayıda basın mensubu, politikacı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
Gazeteciler Cemiyeti’nin bu yıl beşincisini verdiği “Gazeteciler Cemiyeti Meslek Onur Ödülü”, meslekte 62 yılı geride bırakan Can Pulak’a Başkan Nazmi Bilgin tarafından takdim edildi. Törende konuşan Bilgin, “Can Pulak’ın en taktire şayan yönlerinden biri, yetiştirdiği meslektaşlarımızın başarısıdır. Ona ödül vermek benim için büyük bir onurdur” sözlerini aktardı.
Cemre Polat/ANKARA
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” ve Cemiyetimizin kuruluşunun 78. yıl dönümünde Gazeteciler Cemiyeti lokalinde bir kutlama resepsiyonu düzenlendi. Etkinlikte, cemiyet üyelerinin yanı sıra çok sayıda basın mensubu ve politikacı, geleneksel “Meslek Onur Ödülü” takdim töreni için bir araya geldi.
Gazeteciler Cemiyeti 2023 Yılı Meslek Onur Ödülü, Başkan Nazmi Bilgin tarafından meslekte 62 yılı geride bırakan Can Pulak’a takdim edildi. Bu yıl beşincisi verilen “Gazeteciler Cemiyeti Meslek Onur Ödülü” önceki yıllarda Altan Öymen, Bekir Coşkun, Hıfzı Topuz ve Mustafa İstemi’ye verilmişti.
Törenin moderatörlüğünü üstlenen Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, konuşmasında “10 Ocak, gazeteciler için çok önemli bir gün. Bu sene, Basın İş Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 62’nci yıl. 10 Ocak 1946’da kurulan Gazeteciler Cemiyeti’nde bugün ‘Meslek Onur Ödülü’ Can Pulak’a veriliyor” ifadelerine yer verdi.
Törenin açış konuşmasını yapan Başkan Nazmi bilgin ise sözlerine 78 yıldır ilkelerini koruyan Gazeteciler Cemiyeti’nin önceki başkanlarına şükranlarını sunarak başladı. “Benden önceki başkanlar Gazeteciler Cemiyeti’ni belirli ilkelerle yaşattılar. Bu ilkeler hiç değişmedi, umarım ki hiç değişmeyecek” diyen Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti’nin demokrasinin vazgeçilmezleri olan her türlü siyasi görüşe açık olduğunun altını çizdi.
Bilgin, “Bu kapıdan içeri yalnızca iki şey giremez: Atatürk düşmanlığı ve korku”
Kurulduğu günden bu yana Atatürk ilkelerine bağlı olan Gazeteciler Cemiyeti’nde “korkaklara” yer olmadığını vurgulayan Başkan, “78 yıldır bu çatının altında her türlü siyasi görüşten meslektaşlarımız ve dostlarımız bulundu. Bu kurumdan içeri iki şey hiç girmedi: Birincisi korku… Benden önceki başkanların hepsi bedeller ödediler. Hemen hepsi hapiste yattı ama buradan içeri korkuyu hiç sokmadık. Cemiyet yaşadıkça da bu kapıdan içeri korku girmeyecek.
İkincisi ise nerede çalışırsa çalışsın, görevi ne olursa olsun bu kapıdan içeri Atatürk düşmanları giremez. Cumhuriyete ve Atatürk’e uzanan el kırılmalıdır. Cumhuriyeti hiç yoktan var eden Ulu Önder Atatürk ve onun silah arkadaşlarına laf söylettirmeyiz. Bu, bizim meslek onurumuzdan daha önce gelir ve bizim en önemli kırmızı çizgimizdir” sözlerini aktardı.
“10 Ocak, basın çalışanlarının insan haklarına, demokrasiye ve basın özgürlüğüne uzanan ellerle mücadele günüdür”
Bayram günü olarak kutlanması gereken 10 Ocak’ın gazetecilerin yıllardır devam eden özgürlük mücadeleleri sonucu “dayanışma gününe” evrildiğini ifade eden Bilgin, “10 Ocak, çalışan gazeteciler bayramdır ama yıllardır bayram olarak kutlayamıyoruz. Bizi koruyan kanunlar, haklar, sendikalar vardı. Şimdi bunlardan hiçbiri yok. Yıllardan beri söylüyoruz: 10 Ocak artık bayram değil, 10 Ocak dayanışma günü. Basın çalışanlarının insan haklarına, demokrasiye ve basın özgürlüğüne uzanan ellerle mücadele günü.
Yıllardır bütün meslek kuruluşlarını mücadeleye davet ettik. Özellikle sansür yasası konusunda büyük mücadele verdik. Kavgamız, siyasi partilerle değil, iktidarla. Kavgamız, bu ülkeyi demokrasiden uzaklaştırmaya çalışanlarla. Kavgamız, yazdıkları, konuştukları için hapsedilen gazetecilerin davasını savunmak için. Kavgamız, Türkiye sevdalısı olan bizlere bu görev verildiği içindir. Bu mücadelede bizimle birlikte yürüyen herkese en kalbi şükranlarımı sunarım” diye konuştu.
“Bizim yanımızda olanlar, ‘Haklıysak her bedeli ödemeye hazırız’ diyenlerdir”
Gazeteciliğin bir “Cesaret” işi olduğuna işaret eden Başkan, son olarak “Usta-çırak ilişkisi içinde öğrendiğimiz mesleğimizde bize sadece haber yazmayı değil, ülkemizi sevmeyi; oturmayı kalkmayı, konuşmayı, kavga etmeyi öğrettiler. Bedel ödenmeden hiçbir başarıya ulaşılamayacağını öğrettiler. ‘Başıma ne gelir?’ diye düşünenler bizden değildir. Bizim yanımızda olanlar, ‘Haklıysak her bedeli ödemeye hazırız’ diyenlerdir” sözlerini aktardı.
Bilgin, Gazeteci Can Pulak’a ödülünü takdim ederken şu sözleri aktardı: “Mesleğe ilk başladığımda beni meclise verdiler. Suratı asık ama sempatik, yakışıklı birisiyle karşılaştım. O günden beri tanıdığım Can Pulak’ın en taktire şayan yönlerinden biri, kendini yetiştirmesi bir yana yetiştirdiği meslektaşlarımızın başarısıdır. Can Pulak tam bir ekip adamıdır, tevazunun simgesidir. Bugün ona ödül vermek benim için büyük bir onurdur.”
Pulak, “Bu ödül, bir gazetecinin meslek hayatında kazanacağı en büyük onurdur”
Ödül almaktan şeref duyduğunu söyleyen Can Pulak, konuşmasında meslek ilkelerinden hiçbir zaman taviz vermediğinin altını çizdi. Pulak, “Büyüklerimiz ‘Gazeteci olunmaz, doğulur’ derlerdi. Böyle doğduk, böyle de öleceğiz.
Hayatımda yaptığım işlerin başında gazetecilik geldi. Gazetecilik meslek ilkelerinden ödün vermemeye gayret sarfettim. Meslekte elimden tutan abilerimin öğütleri ve yardımları için teşekkür ederim. Bu ödül, bir gazetecinin meslek hayatında kazanacağı en büyük onurdur. Beni buna layık görenlere teşekkür ediyorum” sözlerini aktardı.
“Meslektaşlarım için Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmak büyük bir ayrıcalıktır”
Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğunu söyleyen Pulak, son olarak şöyle konuştu: “Bu çatının altına girdiğimden beri burada olmaktan çok büyük gurur ve huzur duydum. Meslektaşlarım için Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmak büyük bir ayrıcalıktır. Beni hayatımın en büyük ödülüyle onurlandırdılar.
Ben, bu ülkede doğdum. Bu ülkeye aşığım, sevdalıyım. Bir Atatürk neferiyim. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının üzerinde ömür boyu dikkatle yürüdüm ve yürüyeceğim. Türk olmaktan iftihar ediyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene!”